Sayfalar

Fotoğrafım
İnsanın kendi hakkında ne diyeceğini bilmesi için bu konuda ayrıntılı bilgiye sahibi olması gerekiyor. yani insan önce kendini tanımalı... ve bunun içinde ben kimim sorusunu kendisine sorup yıllarca sürecek bir kovalamacanın içerisine girmesi gerekli. açıkçası ben kendime bu soruyu şöyle adam akıllı maskelerimi çıkarıp, aynanın karşısına geçip soramadım.. Ayrıca bu iş için insana biraz da cesaret lazım... her yiğidin harcı değil anlayacağınız...

1 Aralık 2008 Pazartesi

Tüm sorunların kaynağı: Solun yokluğu

Tüm sorunların kaynağı: Solun yokluğu

belkide on yıllar sonrasındaki herhangi bir zaman aralığında politik bilimciler bu ülkenin şuanki durumunu solun yokluğunda memeleketin ne hale geleciğine, neler olabileceğine örnek olarak sunacaklar öğrencilerine...

sol gerçekten de bir ülkenin sahip olması gereken en asli politik faktördür... sol cinsiyet ile ilgili olanlardan azınlıklara haklarına kadar bir çok alanda özgürlüklerin genişletilmesini talep eder... ve böylece değişimden, ilerlemeden yana talepleri için mücadele eder. bu bir toplumda yaşanacak olan sıkıntılara, travmalara, acılara karşı en büyük panzehirdir... toplumun önünü açar... ve burada sayılamayacak kadar tüm toplum için olumlu etkileri söz konusudur...

solun diğer en önemli fonksiyonlarından biri de özgürlüğün en önemli koşulu olan eşitlik talebidir... bu da en az özgürlük kadar öenmlidir... toplumun alt katmanlarındakileri korur, egemenliklerin ortaya çıkmasını engeller veya en azından etkisini azaltır. haksızlıkların önüne geçer etc....

bazı saflar tarafından chp'nin sol olarak görülmesi komedinin iğrenç bir geyiğinden başka bir şey değil... eğer akp taşra burjuvasinin temsilcisiyse chp de kökleşmiş egemen burjuvazinin temsilcisidir ve bunu tartışmak tamamen abesle iştigal olduğuna inanıyorum... chp bugün hem özgürlüğün hem de eşitliğin en büyük düşmanlarından biridir...

gerçek sol 80'den sonra 90 lara kadar kör topal ilerlerdi ancak 93'lerden sonra tamamen çöktü... bunda uluslararsı konjoktürün etkisi (sovyetlerin çöküşü v.b.) olduğu bir gerçektir... ama bugün ispanya italya yunanistan fransa hatta almanya ve ingiltere solu ya iktidarlar yada anamuhalefetindeler... sosyal demokrasinin liberalleşmiş versiyonları bile olsa varlar...

bu yüzden türk solu çöküşün gerçek nedenini kendi içinde aramalıdır...

tabiki diğer sosyal olaylar gibi bunun da tek bir nedeni yok... onlarca şey söylenebilir bu konuda... ama en önemli nedeni haluk gerger'in dediği gibi kürt sorununun ortaya çıkardığı bir 'türk sorunu' var. türk solu 90ların ilk yarısından itibaren militarist baskıcı bir yönetimin ortaya çıkmasında kürt hareketini sorumlu tuttu... ama kürt sorunun çözümü için elinden gerekli gayreti göstermedi, isteksiz davrandı... zira ne kemalizmden tam anlamıyla sıyrılmıştı ne de milliyetçiliğinden... sonuçta bumerag gibi dönüp gelip kendisini vurdu... ırkçı hava ülkede yükseltilirken hep yanlış politikar uyguladı...

sonuçta kullandıkları jargonla ne halka ulaşabildirler, ne ortadoks marxist görüşlerinden taviz verdiler, ne bölünmüşlüklerden kurtulabildiler, ne de neofordizm ve globalleşme ile yaşanan değişiklikleri görüp 70lerin mücadele yöntemlerinden taviz verdiler etc...

deniz baykalın chp'si ülkenin anamuhalefet partisi olan shp'yi içini alıp yok etti... aşkın ve devrimin partisi bölündüğü gibi hemen hiçbir amacına ulaşamadı etc...

bu hikaye anlatmakla bitmez... zaten bizimkiler rakı sofralarında bu mevzuları yeterince tartıştılar...
şimdi somut öneriler konusuna gelince:
bu ülke korkularla fobilerle idare ediliyor... egemenler iki ayrı korku salınıyor insanların yüreğine... a) kart kurt meselesi b) yobazlar
bu iki ana meselesyle kendi egemenliklerini legitime ediyor ve halkın rıza göstermesini sağlıyorlar...

öncelikle bu ülkenin en önemli meselesinde bir türk gibi değil de bir insan gibi düşünmek gerekiyor... azınlık sorunları konusunda sonuna kadar özgürlükçü bir anlayış sergilenmeli... merak etmeyin şuanki koşullarda isteseniz de kürtler ayrılmazlar, ayrılamazlar... ancak ileriki yıllarda iki toplum arasındaki kin ve nefret zorla devam ettirillirse yanyana yaşamak bayağı zorlaşacak... kürtler adına şimdi mücadele verenler kendilerine lider yerine peygamber yaratsalar da, hiyerarşik yapılansalar da etc. sonuçta kürtler bu ülkenin düze çıkmasında en önemli görevi yerine getiriyorlar... meclisteki temsilcileri solcular... kürt sorunu bir şekilde çözülürse ulusalcılar halkı kandırmak için bayağı zorlanacaklar... o yüzden solun ilk yapması gereken şey bu ülkenin en önemli meselesinde eski hataları tekrar etmeden, milliyetçilikten sıyrılarak soruna demokratik çözümler sunmaktır... belki solun güçlenmesi için olmazsa olmazlarından değildir ama ülkedeki militarist milliyetçi baskıcı yönetimin çökmesi için son derece gereklidir...

kemalizmin zorla dayattığı laiklik hikayesi de çatırdıyor... ancak müslümanlar menders'ten itibaren ülke yönetimine katılldırlar, sonradan partileri hükümet oldular... yani öyle dışlanmışlıkları falan yok... zaten kemalistler onları sola ve azınlıklara karşı kullanıyor, bu yolla solu çökertmeye çalışıyor... 80 darbesinden sonra onlar zorunlu din derslerini getirdiler, onlar diyanete her türlü desteği sağladılar, imam hatipleri açtılar... onların tek derdi islami kesimin güçlenmesi değil, sadece kendi iktidarlarını tehlikeye düşürmemesi... devletlerinin temeli sayılacak şeyleri (ki bunlar onların iktidarlarının da temelildirler) ellerini sürmedikçe istediklerini yapmalarına izin veriliyor... erbakan adil düzen denen saçmalıklarla dolu bir sistemi kapitalizme alternatif olarak sunduğunda ve bu konuda sınırları aşmaya başladığında ipi çekildi...

solun bu konuda yaklaşımı ne olmalıdır meselesine gelindiğinde şunlar söylenebilinir...

özgürlük adına atılan adımlar desteklenmeli... zira gerçek anlamda özgür bir ortam oluşursa bundan en karlı solcular çıkar... solun bu halde olmasının nedeni bu baskıcı rejim zaten...
sanırım en önemli örnek türban meselesi... daha önce bu forumda da yazdığım gibi bu mesele oligarşinin kendi arasındaki güç mücadelesidir...
türban ortaçağ arap kültürünün bir yansıması olduğu herkesin malumu... ve kadının aşağılanması baskı altına alınması için bir baskı mekanizması gibi çalışır... insalığın bu aptal mevzuları yüzyıl öncesinde üzerlerinde atmaları gerekiyordu ama toplumu afyonlamak isteyenler devam ettirdiler... sonuçta türbana karşı çıkmak hiç de kemalistlerin iddia ettiği gibi bir ilericilik örneği değildir... zaten bunu iddia etmek komikliktir...
gelelim türbanın serbest bırakılması meselesine... sade türbanı savunmak da özgürlükçülük değildir... zira türbanlı olanların dünya görüşü tamı tamına özgürlüklere düşman... onlara özgürlük denildiğinde sadece kendi özgürlüklerini anlarlar, diğer özgürleklerden bahsedildiğinde bunu küfür sayarlar...
peki o zaman yerimizde oturacak mıyız?
biz anarşistler için din olgusu çoktan ve yeterince deşilmiştir ve hakketiği gibi tamamiyle rededilmiştir... kendi adıma değil dinsel simge olarak kullanılan bir bez parçasını kafasına ne istiyorsa onu takıp gitmesinde bir sakınca görmüyorum... ama sade türbanın özgürlüğünü savunmak akpnin politikalarına katkı sunmaktır... bu yüzden yapılması gereken şey tüm özgürlükler adına mücadele etmektir. zaten türbanın özgürlüğü sağlansa bile diğer özgürlüklere sıra geleceğini düşünmek tamamiyle yanlıştır.
bu yüzden eğer bir elinizde dinsel simgeler için bir pankart tutuyorsanız diğer elinizde mutlaka diğer özgürlükleride talep eden daha büyük bir pankart tutmanız gerekir... sol eğer türbana destek verecekse dinsel simgelerin serbest bırakılmasını değil gerçek ve kapsayıcı özgürlükleri talep etmelidir...
umarım yeterince açık olmuştur...
sol meselesinde daha cok şeyler yazmak isterdim ama konu biraz dağıldığı için yazı gereginden fazla uzadı, bir sonraki zamana bırakıyorum...

Hiç yorum yok: